Kırmızılı kadın
21 Kasım 2009 Cumartesi
Milan in Details....
There is not much more things to say for all about this..
Some examples from my Milan photo book..
I want to refresh all of them in Italy again
16 Kasım 2009 Pazartesi
14 Kasım 2009 Cumartesi
Replikalar
Kaçımızın sahte bir iki çantası yok ki..
Tasarımcıları deli gibi takip edip bir yandan da replikalarına deli gibi para harcamak da neyin nesidir anlamıyorum.Aslında bazen bende bakmıyor değilim hatta itiraf ediyorum kendi kendime - orjinaline 5000 vereceğime sahtesine 500 veririm diyiyorum birçok insan gibi ama neyseki beni henüz ele geçiremediler.. :))
Aslında I'am not a plastic bag ile başlayan doğayı koruma furyasına kağıt poşetler üstüne yapılan markalı çanta örnekleri ile katılıp marka çantaların taklidini protesto mu etmeli diye de düşünüyorum ama millet olarak sahte insanlarımız ve sahte hayatları yaşamaya merakımızdan bunun pek de mümkün olacağına emin olamıyorum.. ne de olsa "avrupalılaşamadık" henüz..
Daha bugün şirkette bu sezon kızılay yardımı gibi dağıtılmış botların taklidini yapan bir firmaya tüm ofis bizde istiyoruz diye sparişini veriyorlardı..
Tasarım Türkiye'nin neyine gerek diye sorguluyor insan,taklitler prim yaparken bu yüzden de tasarımcı olarak anlaşılabilmek hep zor oldu uzunca bir süre de zor olmaya devam edecek tabi ben bu sıkıntıya dayanıp mücadele edebilirsem görebilecem geleceği burda yoksa yine bir italya sevdasına kapılıp gidicem..gidiş o gidiş olarak..
8 Kasım 2009 Pazar
8 kasım
Fakettiğim şu ki hayatımda 8 rakamının enteresan zamanlarda bazı tesadüflerle karşıma çıkıyor bugün bloğumu güncellemek için girdiğimde yine bunu farkettim.
Uzunca zamandır yazamamaktan yakındığımdan, okuduğum kitapların da etkisinden belki artık daha karışık cümleler içinden sadeleştirdiğim hayatıma dair bişiyler yazmak istiyordum ama baktım ki yine 8..
sonsuzluk mu? yoksa tesadüf mü bilmiyorum ama form olarak da herzaman sevdiğim bir rakam ..
twitter la tükettiğim yazma keyfimi yine yakalama kararımda faydalı olacağını düşündüğümden hemen 2 satır da olsa bişiy yazmak istedim.
Hayatı değil biraz tasarımı ve mesleğimi sorguladığım bu dönemde yeni araştırmalara ihtiyaç var bunu anlıyorum.Zamansızlığımdan zaman yaratıp yine yazıcam ama tavisyelere de ihtiyacım var iş yoğunluğundan güncelliği yakalama problemi yaşadığımdan yeni sayfalar arıyorum var mı web den yeni tavsiyeler?
Uzunca zamandır yazamamaktan yakındığımdan, okuduğum kitapların da etkisinden belki artık daha karışık cümleler içinden sadeleştirdiğim hayatıma dair bişiyler yazmak istiyordum ama baktım ki yine 8..
sonsuzluk mu? yoksa tesadüf mü bilmiyorum ama form olarak da herzaman sevdiğim bir rakam ..
twitter la tükettiğim yazma keyfimi yine yakalama kararımda faydalı olacağını düşündüğümden hemen 2 satır da olsa bişiy yazmak istedim.
Hayatı değil biraz tasarımı ve mesleğimi sorguladığım bu dönemde yeni araştırmalara ihtiyaç var bunu anlıyorum.Zamansızlığımdan zaman yaratıp yine yazıcam ama tavisyelere de ihtiyacım var iş yoğunluğundan güncelliği yakalama problemi yaşadığımdan yeni sayfalar arıyorum var mı web den yeni tavsiyeler?
8 Nisan 2009 Çarşamba
Zaman ve Mekan
Zihnimizde oluşturduğumuz imgelerin gerçekleşme yüzdesini sorgulama dönemindeyim bu aralar.. her ne kadar inandıklarım ve isteklerim için çabalıyor olsam da bazen bu duruşun yeterli olmadığına inanıyorum..neden mi? çünkü..
Bu noktada sanıyorum ki şans faktörü devreye giriyor hayatta..aslında herkesin hayatında olan ama kiminin ne olduğunu algılamadığı ya da kiminin inanmadığı şans faktörü..
Eğitim,hayata dair edinilmiş tecribeler,mesleki deneyimler ya da deneyimsizlikler..bunların hepsi ellerimizi birbirine bağlayarak oturmamızı değiştiremiyor her ne kadar yeniliklere ve değişime açık olsak da..
Belki de insanların üzerinde yaşadığı coğrafyaya dair hayatlarında bir seçim yapmaları gerekiyor önce,belki ben yanıyorum sevdiğim ve hayatımda görmek istediğim güzelliklerin peşinden koşmaya çalışarak.. Türkiye de hiç risk ve haz almadan yapılabilecek bilimum meslek varken sevdiğim işin peşinden koşarak yorulmayı seçiyorum..Belki de önce yaşayacağım coğrafyanın benim hayallerimi karşılayıp karşılayamıyacağını denetlemem gerek,böylelikle kişisel ve mesleki gelişmimi kariyerimle orantılı bir şekilde yürütüp daha çok tatmin olabileceğim projelerde çalışabilirim diye düşünmeye başlıyorum. Fakat bu zaman da devreye zaman ve mekan ilişkisini sorgulamak geliyor aklıma daha dün ben demiyor muydum seçtiğim iş beni, ben her nereye gidersem her ne dönemde yaşarsam yaşayım yansıtmalı ve mutlu etmeli diye..Belki de bu konuda biraz yanıldım..Kriz ortamında insanların karın tokluğu ile yaşamayı özdeşleştirdiği bu dönemde tutup şunu giyin bunu takın demem doğru değil...doğru işler yapsam ve daha iyi projelerde çalışabilecek olsam da yanlış yerde ve yanlış zamandayım( malesef) gün gelecek şartlar değişecek bunu biliyorum ama belki de şartları daha detaylı irdelemek gerek böylece belki de şimdiden hayallerini kurduğum düzene sahip olabilmek için bana ve mesleğime uygun mekanı daha sağlıklı seçebilirim.. Böyle olması da gerek, böylece Tasarımda da temel problem olan zaman ve mekana daha çabuk çözüm üretebilirim...
Bu noktada sanıyorum ki şans faktörü devreye giriyor hayatta..aslında herkesin hayatında olan ama kiminin ne olduğunu algılamadığı ya da kiminin inanmadığı şans faktörü..
Eğitim,hayata dair edinilmiş tecribeler,mesleki deneyimler ya da deneyimsizlikler..bunların hepsi ellerimizi birbirine bağlayarak oturmamızı değiştiremiyor her ne kadar yeniliklere ve değişime açık olsak da..
Belki de insanların üzerinde yaşadığı coğrafyaya dair hayatlarında bir seçim yapmaları gerekiyor önce,belki ben yanıyorum sevdiğim ve hayatımda görmek istediğim güzelliklerin peşinden koşmaya çalışarak.. Türkiye de hiç risk ve haz almadan yapılabilecek bilimum meslek varken sevdiğim işin peşinden koşarak yorulmayı seçiyorum..Belki de önce yaşayacağım coğrafyanın benim hayallerimi karşılayıp karşılayamıyacağını denetlemem gerek,böylelikle kişisel ve mesleki gelişmimi kariyerimle orantılı bir şekilde yürütüp daha çok tatmin olabileceğim projelerde çalışabilirim diye düşünmeye başlıyorum. Fakat bu zaman da devreye zaman ve mekan ilişkisini sorgulamak geliyor aklıma daha dün ben demiyor muydum seçtiğim iş beni, ben her nereye gidersem her ne dönemde yaşarsam yaşayım yansıtmalı ve mutlu etmeli diye..Belki de bu konuda biraz yanıldım..Kriz ortamında insanların karın tokluğu ile yaşamayı özdeşleştirdiği bu dönemde tutup şunu giyin bunu takın demem doğru değil...doğru işler yapsam ve daha iyi projelerde çalışabilecek olsam da yanlış yerde ve yanlış zamandayım( malesef) gün gelecek şartlar değişecek bunu biliyorum ama belki de şartları daha detaylı irdelemek gerek böylece belki de şimdiden hayallerini kurduğum düzene sahip olabilmek için bana ve mesleğime uygun mekanı daha sağlıklı seçebilirim.. Böyle olması da gerek, böylece Tasarımda da temel problem olan zaman ve mekana daha çabuk çözüm üretebilirim...
8 Mart 2009 Pazar
Algı ve Görsel Kimlik
Algımız..görsel olarak mı?işitsel olarak mı?
Hangisi..???
Algımız dersek,hatıralarımızı zihnimizde canlandırmamızı sağlayan iki değeri biraraya getirmiş oluruz..ya bunları birbirinden ayırarak değerlendirmeye kalksaydık o zaman nasıl algılardık? Acaba şuanda içinde bulunduğumuz hayatı başka gözle değerlendirseydik...mesela görme problemimiz olsaydı,karşımızdaki insanın jest ve mimiklerinden onu değerlendiremeseydik veya işitme problemimiz olsaydı hayatı algılayışımız ne kadar sağlıklı olurdu? farkında mıyız?
Görsel ve işitsel anlamda ulaşamadığımız insanlara içinde bulunduğumuz toplumun görsel kimliğini taşıma sorumluluğunu nasıl kazandırabiliriz???..Onların pencerelerinden hayata baktığımızda duyu organlarımız aslında hayatı daha farklı yorumlar,bakmak ve görmek farklıdır diye kimi zaman tartışan bizlerin onların gözünden hayatı algılaması nasıl olurdu acaba?
Bu konuda bir egzersi yapmayı öneriyorum sizlere:
Gözlerinizi kapatıp günün büyük bir zamanını (yani aslında ben bu mekanı ezbere bilirim dediğiniz bir yeri) geçirdiğiniz bir mekanı ellerinizle inceleyin..Gözün görmediği farklı detayları yakalarken belki de bulunduğunuz mekanın sizin bedeniniz için ne kadar sağlıklı olup olmadığını da keşfedebilirsiniz..Aslında böylece belki de hergün keyifle baktığınız ofisinizin veya odanızın manzarasını kaybetmiş olacak ve kendinizi aslında yabancı hissetmediğiniz bu mekana karşı yabancılaşacaksınız ..
Peki bundan sonra nasıl yorumlayacaksınız çevrenizi,hayatı ve de modayı?..Neleri seçip neleri seçemeyeceksiniz?günlük hayatınızın bir parçası olabilecek alışkanlıklar neler olacak?..
Aslında kişilere görsel kimliği kazandırabilmek için ulaşılabilecek tüm noktaları değerlendirmek gerekiyor kanımca..Modanın belirlediği kurallardan öte psikoloji,sosyoloji hatta beden dilini daha iyi bilip insanı; algılarının yarattığı dünya içinde tanımak gerekiyor..
Hangisi..???
Algımız dersek,hatıralarımızı zihnimizde canlandırmamızı sağlayan iki değeri biraraya getirmiş oluruz..ya bunları birbirinden ayırarak değerlendirmeye kalksaydık o zaman nasıl algılardık? Acaba şuanda içinde bulunduğumuz hayatı başka gözle değerlendirseydik...mesela görme problemimiz olsaydı,karşımızdaki insanın jest ve mimiklerinden onu değerlendiremeseydik veya işitme problemimiz olsaydı hayatı algılayışımız ne kadar sağlıklı olurdu? farkında mıyız?
Görsel ve işitsel anlamda ulaşamadığımız insanlara içinde bulunduğumuz toplumun görsel kimliğini taşıma sorumluluğunu nasıl kazandırabiliriz???..Onların pencerelerinden hayata baktığımızda duyu organlarımız aslında hayatı daha farklı yorumlar,bakmak ve görmek farklıdır diye kimi zaman tartışan bizlerin onların gözünden hayatı algılaması nasıl olurdu acaba?
Bu konuda bir egzersi yapmayı öneriyorum sizlere:
Gözlerinizi kapatıp günün büyük bir zamanını (yani aslında ben bu mekanı ezbere bilirim dediğiniz bir yeri) geçirdiğiniz bir mekanı ellerinizle inceleyin..Gözün görmediği farklı detayları yakalarken belki de bulunduğunuz mekanın sizin bedeniniz için ne kadar sağlıklı olup olmadığını da keşfedebilirsiniz..Aslında böylece belki de hergün keyifle baktığınız ofisinizin veya odanızın manzarasını kaybetmiş olacak ve kendinizi aslında yabancı hissetmediğiniz bu mekana karşı yabancılaşacaksınız ..
Peki bundan sonra nasıl yorumlayacaksınız çevrenizi,hayatı ve de modayı?..Neleri seçip neleri seçemeyeceksiniz?günlük hayatınızın bir parçası olabilecek alışkanlıklar neler olacak?..
Aslında kişilere görsel kimliği kazandırabilmek için ulaşılabilecek tüm noktaları değerlendirmek gerekiyor kanımca..Modanın belirlediği kurallardan öte psikoloji,sosyoloji hatta beden dilini daha iyi bilip insanı; algılarının yarattığı dünya içinde tanımak gerekiyor..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)